Kahvenin anavatanı Etiyopya'nın Kaffa bölgesidir. Kaffa'daki ormanlarda yetişen Arabika kahve ağaçları, çekirdekleri işlenen ilk kahveler olarak bilinir.
Fırınlanma yöntemiyle elde edilen ve kahvenin Türkiye'ye gelmesine aracı olan bölge ise Yemen'dir. Hem Etiyopya'da hem de Yemen'de kahvenin keşfediliş şekli çok benzerdir.
Etiyopya'da o dönem köle ticareti yapılan yol üstünde yaya olarak yolculuk eden ve yorulan köleler, yol kenarındaki kahve ağaçlarının kırmızı meyvelerini çiğneyerek tükürürdü. Çiğnenen bu kırmızı meyve, kölelere enerji verir ve yolculuklarına devam etmelerini sağlardı. Bu durumu gören bazı tüccarlar da ağaçlardaki meyveleri ve meyvenin içindeki kahve çekirdeklerini toplayarak ticaretini yapmaya başladı.
Yemen'de ilk kez 13. yüzyılda fırınlanan kahvenin ortaya çıkışı da keçilerini otlatmaya götüren bir çobanın yorgun ve uyuşuk keçilerinin kahve ağacının meyvelerini yemesi ve canlanmasına dayanır. Çobanın bu durumu fark etmesiyle de kahve ağacının canlandırıcı ve rahatlatıcı meyveleri yayılmış olur.
Kahve Türkiye'ye nasıl geldi?
Kaffa kelimesi Arapça'ya Qahwah olarak geçer. 15. yüzyılda Yavuz Sultan Selim döneminde Yemen Valisi olan Özdemir Paşa, Yemen'de içtiği ve çok sevdiği kahveyi İstanbul'a getirir. Kahve, burada çok sevilir. Öyle ki sarayda 'kahveci başı' rütbeli bir çalışan bile olur. Padişahın kahvesini pişirmekle görevli olan kahveci başı, sır tutmasını bilen bilge kişiler arasından seçilirdi.
1600'lü yıllarda Türkiye'ye gelen Venedikli tüccarlar, kahveyle tanışır ve kahvenin Avrupa'ya taşınması bu şekilde gerçekleşir. İlk başlarda sokaklarda satılan kahve, 1645 yılında ilk defa İtalya'da bir dükkanda yani 'kahvehane'de satılmaya başlanır.
Kahve falı nasıl ortaya çıktı?
Türkiye'ye Yemen'den, Avrupa'ya da Osmanlı'dan geçen kahve, Osmanlı dönemlerinde sarayın vazgeçilmez içeceği oldu. Kahve falının da bu dönemde çıktığı bilinmektedir. Saraydaki cariyeler, birisi hakkında dedikodu veya istihbarat yayacakları zaman bunu direkt söylemekten korktukları için gün içerisinde birçok kez içilen ve içe esnasında toplu halde bulunulan kahve saatlerinde kahve fincanına bakarak söylerler.
Zamanla bu durum yaygınlaşır ve kahve içtikten sonra fincana bakarak bir şeyler söylemek 'kahve falı' olarak tabir edilmeye başlanır.